GÜNLÜK- etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GÜNLÜK- etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28.12.2023

Nerede Yaşasam?


Hatırımda kalan hiç iyi bir anı bırakmamış ardında.
Beni sahiplenmediğini biliyordum.
Dert edecek bir durum yoktu.
Sadece güzel sindirmişti.
Susmasam da yapamadım. 
O yaptı. 
Benim yapmam gerekeni yaptı ve beni kurtardı. 
Hiç hayatımda olmamış biri, yüzünü dahi anımsamadığım.
Duyuyorum bazen Bi isim, konuşuluyor bir şeyler.
Benim yaşadıklarım bana anlatılıyor bazen.
Doğru diyorum olmuştu böyle şeyler, ama niye konuşuluyor ki bu şimdi.
Bilmiyordum öğrenmiş oldum bildiklerimi.
Birileri var çirkince, beni de bozmuşlar kanımca. 
O ben değildim.
Şimdi ki ben olsa bırakır mıydı beni onların yanında.
Neyse ki, hiç tanışmadık.



>Nerede yaşayacağıma karar veremiyorum. Bu yüzden önce dünyayı dolaşacağım, sonra karar veririm.


6.10.2023

Bir kelime Üç hata edebilir

  Gerçekten 3 yanlış 1 doğruyu götürür mü emin değilim ama bir yanlış üç hata yapabiliyormuş. Mesela bir sevgiliniz var ve doğum günü yaklaşıyor. Aylar öncesinden neler yapabilirim düşüncesine giriyorsunuz. Amacınız ise onu şaşırtmak mutlu etmek ve neler yapabileceğinizi ona sunmak isteğindesiniz. Ancak bir sorun var, onun kariyer planlamaları yüzünden sürekli işsizsiniz. Yani her şeyiniz zaten ortak. Tamam, bu durumda bu konunun heyecanı biraz kayboluyor tabii.

  Görüştüğünüz alan iş yeri içerisinde sınırlı olduğundan izin günleri için otele ihtiyaç var ve beklenen güne 4 gün kalmış. Bütün para suyunu çekmiş üstelik maaş gelmiyor. Bu kez kafanızın içinde pasta küçülüyor bir tek mum ile odanın içerisinde her şey sevimli bir hal alıyor. Arkasından günler sonra iş yerine ulaşacak olan sürprizler kafanızda hazır. Varsayımlar şimdi bir kenara dursun. Doğum günü akşamı iş yerinden arkadaşlarının gece 12'den sonra mekanda kutlama yapacaklarını öğreniyorsunuz. Tam olarak ne demek istediğimi anladınız değil mi?. Ne kadar güzel, gittiğiniz her yerde sizi mutu edebilecek bir ekip oluşturabiliyorsunuz. 

  "Saat 10.30 gibi çıkarım anca orada olurum" dedi. 

Bu cümlede bir anormallik olduğunu sanmıyordum. Beyinim içerisinde açılımını yapana kadar.

 1- "Seni otel odasında bırakıp gidiyorum, sabah eve kendin geçersin"

 2- "Doğum günümde seninle vakit geçirmeyeceğim.

 3- "Seni yanımda götüremem..."

Evet bunları dillendirmemiş olabilir ama, bir sürü amalar var gibi. Üzgünüm sizi bu plana dahil etmeyi bile düşünemedi. Bir kez daha aslında hiç sevilmediğinizi idrak ederek köşenize çekilebilirsiniz. Bahsini dahi açmaya gerek var mı?

Tılsım Yılmaz hep şöyle der; "gerçek aşkı ağzından çıkan güzel sözler değil, yaptıkların belirler."

*İpinizi kimsenin eline vermeyin vermiş gibi görünün.



25.09.2023

Kimler Kimler Yok Artık Burada

  Merhaba, herkesi her şeyi hepinizi özledim diyebilmek için bugün buradayım. Bir kez daha zamanı geriye alabilmeye ihtiyacım var. Sanmayın ki yazmaktan vazgeçtim. Hiç vazgeçmedim. Kariyerimde ilerleyebileyim isterken kendimden çok fazla taviz verdim. yazıyorum kağıt üzerine ama burada olamamanın sancılarını çekiyorum. Çoğunlukta benim gibi belki de artık yok, yada ben unutuldum çoktan bilemiyorum. Yazmayı, aklında ne varsa uzun uzun anlatmayı seven bir Tılsım vardı oda artık yok. kısa cümleler kuran konuşmayı pek de sevmeyen birine dönüştüm galiba. Ama hala yüzüm gülüyor merak etmeyin. Anlatırken eğlendirmek benim genetiğimmiş. Tembellik edip yazdığım iki kelimeyi kenara atıyorum. Anlatacak çok bir şeyim yok yani, akıllandım galiba. 

  İstediğim ne varsa ben elde edene kadar değersizleşiyor ayaklar altına atılmış oluyor sanki. Bar şefiyim artık pek bir önemi yok, tıpkı çıraklıktan ustalığa ulaştığım gibi. Kuaför olmanın hiç avantajını yaşayamamıştım. 16 yaşından beri yazıyorum, şuan 32 yaşındayım. Türkiye'de ki Forum sayfalarına ev sahipliği yaptım Blogger oldum, kime ne? Örnekleri çoğaltabilirim ancak başarana kadar hepsi. sonrası değersiz gibi. 

 yazar kimliğimi aldım ilk şiir kitabımı çıkarttım, ikinciyi planladım. Sizler daha ilkinden bile haberdar olamamışken. Şu linkten >> öteye gitmeden ayaklar altına atmayı başardım. Yine de okumaktan yazmaktan hiç vazgeçmek istemiyorum.Çünkü en iyi dostlukları ben bu yolda kazandım. bakın, dönüp dolaşıp her defasında özledim diyebiliyorum.



16.04.2022

Tılsım Yılmaz Kimdir?

 Bu haftaki röportaj konuğumuz, yazar Tılsım YILMAZ. Kendisi ile son romanı Aşkın Her Boyutu’nu, edebiyatı, kendi felsefesi ve yazarlık üzerine konuştuk.

1- Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Küçük bir aileden geliyorum. Akraba ilişkileri geleneksel aile yapılarından uzak yalnız bir çocukluk geçirdiğim söylenebilir. Çocukluğumun yarısı İstanbul kalan hayatımda Antalya’da geçti. Yeni şeyler keşfetmeyi seviyorum. Tek düze bir hayalim yok.  O an beni mutlu eden ne varsa sonuna kadar yaşamaktan hiç çekinmem. Eğitimimi güzellik alanında aldım. Kızım dünyaya getirdikten sonra turizm sektörüne yöneldim.

2- Kendinizi ne zaman yazar olarak tanımlamaya başladınız?

Kendimi yazar olarak tanımlayamam. Bu çok özel bir kavram. Takdir okuyanların.

3- Türkiye’de ve Dünyada en beğendiğiniz yazar /yazarlar kimler?

Belli bir yaşa kadar fantastik kitaplar okudum. Hayal gücü yüksek yazarlara ilgi duyduğum apaçık orta. J.K Rowling büyük hayranlığım olması gibi. Zamanla gerçek hikayelere, tarihi olaylara, düşünürlere ilgim arttı. Mademki konumuz şiir, Nazım Hikmet’ten Sabahattin Ali’den bahsetmeden olmaz. Şu sıralar Ulus Baker ve Sosyalizm takmış durumdayım. Paulo Coelho eserlerine ayrıca hayranım.

4- İlk kitabınızı bastırmayı ne zaman düşündünüz?

Bana göre yazmak nefes almak gibi. Yazamadığım dönemlerde kendimi hasta hissediyorum. Dile getiremediklerimi kalemden kağıda işlemenin terapi olduğuna inanıyorum. Çünkü sonunda sayfalar arasında gezmek huzur verici. Bu yüzden benim için bir zaman kavramı da yok. Bir gün bir kitabım olacaktı ancak o hazır olduğunda. 

5- Ne tür okuyucu kitlesine hitap ediyorsunuz?

Sevmeyi seven, tüm kalbiyle duygularını yaşamayı bilen herkese her nesile hitap ettiğimi düşünüyorum. Sevmek kadar sevilmenin, var olmanın insan ruhunun sonu olmadığı gibi şiirlerin de sonu olmayacak.

6- Kitabınızın teması nedir?

İşin özeti belki günlerce hiç susmadan konuşabilirim ama üşeniyorum. İki üç satırlada anlatabilirim tüm gercekliğimi. Bu yüzden şiir, bu yüzden şiir…

7- İlham kaynağınız nedir?

Dinlediğim bir müzik, izlediğim bir film işittiğim bir söz. Belki bir hayat hikayesi. En çok da kalbimin kırık olması. Ben acıyla besleniyorum. 

8- Okurlar eserlerinize nereden ulaşabilir?

Odessa Yayınevi’nin desteği sayesinde ilk kez şiirlerim damar buldu. Benim gibi yazmayı seven henüz sesini duyuramamış yazar adayları için güzel bir fırsat sundukları için çok teşekkür ediyorum.


Kaynak

1--- https://habercep.com/tilsim-yilmaz-kimdir-h6326.html
 6--- https://www.superhaber.net/haber/1800/tilsim-yilmaz-kimdir.html

Aşkın Her Boyutu şiir kitabını sizde Odessa Yayınevinden temin edebilmeniz için link bırakıyorum. İyi okumalar ❣




4.03.2022

AŞKIN HER BOYUTU ŞİİR KİTABI Çıktı


 

“Çünkü hepsini ben aştım.”

  Daha beşikte başlamışım sevmeye. Anladım ki; insanın doğasında gizliymiş aşk.
Hadi sevilmediğimi de anlıyorum da... Neden sevilmediğimi bir türlü tanımlayamadım.

TÖVBELER OLSUN!

Sayısız filmde oynamış figüran bahtsızlığı üzerimdeki.

Okuyamadığım her senaryoyu oynamaya gidiyorum.



Aşkın Her Boyutu şiir kitabı ön siparişte. Satın almak için Odessa yayın evi linkine tıklayabilirsiniz. https://odessayayinevi.com/product/askin-her-boyutu/



23.02.2022

Miladımsın '2021 nasıl geçti


Bir adam sevdim, yada sevmedim bilmiyorum. Diğerlerinden farklıydı yanii. En azından farklı bir şey yaşadığımı hissettirdi bana. Önceleri hep toz pembe hayaller kurdum. Bir prens şövalye bir anda gelir girer yaa hayatına çok aşık olduğunu filan sanırsın bütün hayatın değişeceğini düşürsün öyle bir bakış açısı belkide işte. 

 Doğru kişi, doğru kişi diyip durduğumuz yıllarca peşinden koşup kahrolduğumuz. Yada şansın yaver gitmişse tam on ikiden vurmuş hatun dediğimiz. Neyse öyle birsey değil bu işte. Yollara birlikte yürüyerek giderdik mesela. Hergün beni bir yerlere yemeye içmeye gezmelere götürmedi yanii. Öyle bir beklentim olduğundan değil, diğerlerinden farklı diyorum ya beni çok mutlu ettiğinden el üstünde tuttuğundan filan değil onu söylemeye çalışıyorum. Yemekleri mümkün olduğunca ben yapıyordum hatta kahvesini hazırlayıp lafta çok beğendiği kurabiyelerimle birlikte, yatağın kenarına bırakıyordum güzelce. Oda saçımı okşar sırtımı sıvazlardı arada. O arada da kitap okur, yarim saatlik dedikodu seansımızdan hemen sonra sık sık susmamı tembihler dururdu. Çok bilgili kültürlü Bi adam değil. Oda kendince çabalıyor işte. Öyle çabalıyor ki, karşında bildiklerimi bir bir unuttuğumu tekrar tekrar hatırlıyorum. İnanmıyor tabii unutmuş olma ihtimalime. Bi beni okuma anlama gereği duymuyor, cahil buluyor belkide. Olsun cahilim zaten de, durup çok iyi bildiğim şeyleri yeteneklerim çokluğundan bahsetmiyorum bende. Unutuyorum onu bile, bi bezmişligim var zaten. Barmaid olarak çalışıyorum  birde tüm gün bagirsak sendromu rahatsızlığımla cebelleş oluyorum. Kim ne yapsın, oturuyorum aynı yerde. Müziğin sesini kısar mısın? Saçma müzikler dinlemiyorum, herkesin yazarken ilham aldığı kişiler vardır tabii.

 Müzik dinlemiyoruz birlikte ama film izliyoruz. Eğlenceli değil mi, ne gerek var savaş marşlarina belgesellere. Zaten akşama kadar mal mal işlerle uğraşıyorum 40 derece sıcaklığın içinde.
Alkol almama izin vermiyor, içince çok değişiyormuşum. Haklı olabilir. Yine de hergün en az 5 bardak zıkkımlanıyorum. 8 filan içince anlayabiliyor bazen 2-3 birsey diyorum. Bak içemiyorsun sen hemen belli oluyor diye delleniyor. Eee haklı olabilir.
  Yemeğimizi kendimiz yapıyoruz, birlikte içmiyoruz. Sanırım sinemaya bile gitmedik birlikte. Ama her sabah birlikte uyanıp aynı saatte mesai bitirip gelebildik odamıza.

  Her gün birbirimize kahkahalarla anlatacak Bi konumuz oldu. Belki de tek eğlencemiz buydu. Ayrı departmanlarda çalışıyor olsak da aynı yerde olmamızın verdiği keyif buydu. Çünkü her anımızı dakikası dakikasına anlatmaya ikimizde bayılıyoruz. Boş bile olsa. Çok sıkıcı tipler sayılmayız aslında.
Bu süreçte elimi hiç bırakmadı mesela sıkı sıkıya tuttu, arada ben kıskançlık krizlerim yüzünden yokluğumla tehdit etsem de o sakinleşmemi beklemeyi tercih ederek sessiz kaldı. Belki bu yüzdende ona olan sevgime hiç inanmamış olabilir.

  Bir insan bir insanı değiştirmez belki ama hayata baktığı yönü değiştirebilirmiş. Düşunceler mesela bulaşıcı olduğunu ben ilk kez onda keşfettim. 
  Mesela ben onu hiç görmedim, o geldi bana bak bana dedi sadece bana. Bakamam dedim, dili yılanı bile deliğinden çıkarabilecek kıvrak zekalı bu adama baktım. Bir süre baktığıma bende inanmadım. Hayallerimi beklentilerimi arzularımı karşılayamazdı. Umursamadım varlığını, gitsin diye düşündüğüm anlar da oldu, Sadece rahat rahat bir başıma uyuyabilmek için. Söylemişti de zaten hayallerini sana veremem diye. Ama demedi hiç ne gerek var böyle şeylere diye. Zaten kırılmış kırılacak olan. Yenisini inşa etmek için çırpınmaya ne gerek var. Bırak böylece kalayım yanında bak ne güzel mutluyuz, su yolunu bulurmus. Ben seni bırakmam sende vazgeçme benden ebik gübik hayaller için diyemedi yanii.
  Sonra alıştım her salaklığına güldüm güldüm güldüm. Sinirlerim bozuk iki güzel ikna edici laf çıkmıyor ama ağzından. "Seni benim için yapmışlar" diyerek yüzümü gözümü mincıklaması dışında bir mutluluk arıyorum ben. Sevgilin çok güzel ne şanslısın kıymetini bil dediklerinde evet diyerek mutlu mutlu sırıtmasını hiç birseye değişemem belki ama başka şeyler işte. Sıradan herkesin yaptığı gibi olsun ilişkim istiyorum. 
 Bunları düşünürken suratım düştüğünde kapının önünde hergün durup " seni seviyorum birtanem, çikolatalı kurabiyem" diye seslerek  geçtiğinde heee heee hı öyle bilirim diye umursamaz tavırla neden dönüp gittiğimi hiç bir gün anlamayı denememiş olabilir. Yada biliyordu, susuyordu. 
 Birgün parmağını kulağıma sokarak şaka yapmaya çalışınca çok sert bağırdım. Beraberinde sen yapamıyorsun ben yapayım akşam ayrılalım, eşyalarımı gelip alırım dediğinde içime bir acı oturdu kaldı ogün. Anladım aslında hiç bitmeyelim diye bir başıma çırpınıyor olduğumu. Ben onu sevmeyi çoktan seçmiştim de farkında değildim. 
Kavgayı bıraktım. Neydi? Birseyin olacağı varsa tüm evren onu desteklerdi zaten. Bu aşk mı değil mi bilmem ama başka birsey gerçekten. Hayatımda ilk kez evimdeyim ben. Bu adamla huzurluyum. Mutluyum. Beni saraylarda yaşatamaz, sarayı olsa bile yok der. Hatta çocuk sorumluluktur diye katı düşüncesinden bana ne.. ben zaten geçmişimin bedelini çekiyorum. Dedim biz öyle böyle iyiz zaten.
 İyi değil miyiz? 

 Derken Bi akşam sokak kenarına bırakılan evcil hayvan gibi terkedilmiş halde buldum kendimi. 
Tek kelime? Vedaa? Sarılmak? Ağlamak? Neden? Zihnimde tüm bunlar. Bi suçum olsa kesin duydu aboo dicem. Yok vallahi gözüm başkasını da görmez olmuş. Onsuz uyuyamayan ben, işten bir saat önce gelip heyecanla "selaminnn aleykümmmm" diyerek sırıta sırıta odaya girip  tepemde naptin aşkım yoruldun mu sennnnn, demesini bekliyorum. 
 "Yaa bizz zaten anlaşamıyoruz, hımm şey kafalarımız aynı değil.. zevklerimizz" 
Sevgi olduktan sonra tüküreyim zevkine. Salak Bi herifi dövdü diye yazdırdılar buna zoraki istifayı. Toplandı gidiyor. Günlerdir yüreğim param parça nefes alamıyorum uyuyamıyorum yanımda değil diye. Böyle söyleyince de ağzım Bi bakarış açık kaldı.

Şimdi oradan çalıların arasından elinde kamerayla birisi çıkacak. Birinde güller Oziiiii. Ben şok üstüne şok. Yaaa salakkk. Bi dönüyorum Şaaaak tek taş mı o???? Taşı da küçükmüş ama olsun Aşkım fazla masrafa gerek yok zaten. Evimiz hazır Bi nikah yapar instagramda parmağınızı göstere göstere sırıtarak pozlanırız tamam. Ohooo biliyorduk! Ozii kaptı vallahi bizim frakensteini helal beee helal!
  Hüznüm mutluluğa hiç dönüşmemiş ki bu hayatta. Niye saşırıyorsam hala. Ağzım açık kapatamıyorum.. Ortalık zifiri karanlık kimsenin geldiği gittiği yok.
 Şaka mı? Dedim.Yok ciddiyim. Sesini yükseltme sakın olur mu dedi. Lan ne sesi, ben hiç birsey hissetmiyorum ki şuan. Yaşadığımdan bile emin değilim. 

  Gitti yanii öyle, ben orada. O gitti ama ben gitti bitti kafasında değilim. Odaya gittim, sildim heryerden engelledim. Nasıl kırgınım. Hayatımda ikinci kez aynı hissi yaşadım. Bir daha böylesine kırılmam sanırdım.
  Sordum Bi tabii hemen gitmeden evvel, ben ne yaşadım diye. 7-8 ay bi göz odada biz birlikte yaşamadık sanki. Öyle Bi rahatlık bundaki.
  Çıktım odaya nefesim durdu. Evet evet 3 kez nefesim kesildiğini biliyorum. Ağlayamıyorum da. 3 günden fazla sürdü bu ataklar. Bir hafta kimseyi yanıma koymadım. Hislerimi kaybettim. Bütün hücrelerim yok oldu sanki.Nefes alamıyorum, konuşamıyorum, duymuyorum ağlayacak oluyorum hikk diye bir ses yıkılıp kalıyorum. Sustum sonra, soranlara gitmedi burada iyi daha da iyi olacaz dedim hep. 

 Halbuki artık tek birsey istiyordum içimden, oda bundan böyle Bensiz nefes alamasın. 2 ay sonra yine konuştuk hiç birşey yok gibi vasıfsız ruhsuz hissiz. Tatsız şeylerin yaşanmışları konuşmaz zaten, bilmez gibi. Özür bile dilemez. Görmez duymaz, ne düşünüp hissettiğini hiç bilmem. Sonra yine gitti konuşmadan. Bu kez şey gibi "ya sıktır git başımdan" der gibi.

  Kalbim değil ona, herşeye soğudu benim. Bu başka birsey dedim ya. Hep umutla iştahla bakardım. Değer bilmezlere kızar yoluma giderdim yine. Mutlu olacağım ben derdim. Şimdi karşı cinsimden birine sarılmak öpmek dokunma hayal bile değil benim için. Aşk istemiyorum, yıkıldım kırıldım ben vazgeçtim demiyorum. 
  Ben artık sevilmek dahi istemiyorum. Hayallerimde artık ben ve başarılarım var. Kitaplarım ve mesleki eğitimlerin hayali huzuruyla yaşıyorum.
 Alkolüm yok ama biraz sigaraya başladım. Ayık olmak zorundaymış gibi hissediyorum herkese ve herşeye karşı. 

4.08.2021

Aman eksik olmayım

 


  Covit olmuşum. 27 Temmuz gecesi. Hep derim ya doğum günü haftam başıma kim bilir ne gelir diye. Sen koskoca iki sene mikrop alma Barmaidlik yaptığın küçücük barda şu tipsiz virüsle baş edeme. Bi mal ben miyim diye soruyorum kapıya kahvaltı getiren ablaya. O kadar hasta var tek bayan benim çünkü.  Hastalığı geçtim bu karantina beni diri  diri öldürecek. Yatacak yerlerim bitti ayakta gidiyorum.

   Eklem ağrıları ateş derken gece misler gibi uyutmuyordu bu meret. 1 hafta geçti semptomlar gitti yatmaktan yatamaz oldum. Hamile kadınlar gibi gece ıhıl tısıl uyanıp küfrede küfrede tekrar yatıyorum . 

   Sorsalar nasıl geçiyor diye çok da matah birşeymiş gibi... Bir Tv - iki dizi- iki televizyon programı- bir telefon - şeker oyununda bölüm bilmem kaç, balkonda istiflenmiş halde atılmayı bekleyen, mide bulantılarından yenemeyen akşam ve öğlen yemekleri.

  Çalışırken kovit olmayın, Evde olsam ne güzel şimdi zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım bile. 

18.03.2021

30 !

  30 oldum ama hala herşey aynı. Tamam, bunun için belki biraz erken konuşuyor olabilirim fakat 27 Temmuza şunun şurasında ne kaldı? O gün geldiğinde tüm diğerleri hiç kimse tarafından hatırlanmayacak oluşunu var sayarsak şuan kutladım gitti.

  Happy Birthday Tılsım !

   Fark ettim ki ;Sia 'nın dediği gibi, "Basit şeyleri seviyorum." Hatta o kadar basit ki bunu sadece benim yapabildiğimi tam 29 yıl sonra anlamış oldum. 

   Her halükarda en çok da kendimle eğleniyor olmam mesela. Bunun delilik olduğuna inananlarda var. Çok gülüyorum en çokda bunu savunanlara. Diyorum ki; "Düşüncelerin çıkarlarına hizmet etmiyor oluşu aptallığı değil, kişinin öz benliğindeki gücü gösterir.

  Zevklerim biraz biraz değişiyor gibi.. Garip buna henüz tam emin değilim tabii...  Kalıplara en çok da geçmişe takılanlara takılıyorum ama, Hep sert adımlarla hedefe yürü diyenlere kızıyorum. İkisi aynı şey değil çünkü. 

 "Arada geriye dönüp bakmak iyidir, kim olduğunu unutmamak için ...

 Keşke bağımsızlığımızı daha hür yaşabileceğimiz bir düzen olsa...

   Buldum 30 yaş bu!

Beni anlayan ve benim gibi olanlarla olmak dileğiyle. ❤

Öpüldünüz, her nerede ve nasıl yaşıyorsanız.

13.03.2021

Hakkımda En Çok Merak Edilenler ¿

 

Özellikle çevremde en çok dikkat çeken sosyal medyada sıkça sorulan merak edilen durumlara tek bir alanda cevap bulmak için yazıyorum. Biraz normalden farklı bir yapım olduğu söylediğinden, tamam tamam baya farklı olduğum düşünülmesinin arkasında bakalım gerçekten o kadar ilginç birisi varmıymış. 

  İlk olarak çevremdekilerin dikkatini çeken durumla başlamak istedim.
Normalde herşeye herkese gülen birinin neden hiç gülen fotosu  olmaz¿?
Evet, gerçekten de gülmek benim adım gibi ota boka gülerim. Hatta arkadaşlarla birlikteyken hiç susmam durmam. Buna rağmen fotolarda bazen çok sert ve ciddiyim. Çünkü; önde ki iki dişim yamuk 😆🤣 çocukken bir kör ebe faciyası yaşadım. Koca vitrin suratıma devrilince ön dişlerim yamuk kaldı.

Peki neden diş teli yaptırmadım? Sorular o kadar birbirine zincir kii. Doğuştan vejeteryan olduğum için 30 yaşına gelene kadar hepsinin dökülmeye  başlayacağından emindik. Malum dış teli için hala çok yüklü paralar talep ediliyor. 30 yaşında hiç de sağlıklı olmayacağım düşünülünce sürekli erteledim. Öyle de oldu aslında, şuan bütün arka dişlerim kırık.

  Üçüncü soru* doğuştan vejeteryan mı?
Bunu anlamak sahiden güç. Sıkça sorulan mantıksız bulunan o kritik soru.  Çünkü herkes et yer show olsun diye vejeteryanım der. Doğuştan? Yani gerçekten hiç ama hiç et yememiş olmam. 2016 yılında hatta bi soru sorulmuştu en çok korktuğun şey ne diye "ET" demiştim. Evet herkesin bi zayıf noktası var ki benimki et . Bunu söylerken bile korkuyorum birisi tutup önüme et atacakmış gibi geliyor 😂😅 yapmayın sakın. Kokusundan da ayrıca aşırı derecede tiksiniyorum.

  Korkacak daha iyi birşey bulamadın mı?
Evet onuda buldum. Psikolojik olarak ET den korktuğuma göre fiziksel olarak gerçekteki tek korkum "yükseklik." Ölümden korkmam ama bunu hiç bir türlü aşamıyorum.

  En çok neyden keyif alırsın?
Ruh halime sağlık durumuma göre değişir. Genel olarak aktif olmayı sosyal yaşamı ve gece gezmelerini seviyorum. Her an her şeyden bi eğlenecek malzeme çıkartabilirim.

  Siyahı sevdiğini sürekli siyah giyindiğini biliyoruz. Neden evinde, odanda nevresimine kadar bütün eşyaların beyaz? Neden ısrarla siyah beyaz?¿
Bu soruda bana bi kal geliyor . Siyahı gerçekten çok ama çok seviyorum.  Ancak tembelim bu sorunun cevabı tembellik. Beyazın temizliği sanılanın aksine çok kolay. Eşyalar beyazsa uzun süre temizlik yapmaya gerek olmuyor. Siyah her gün silinmek zorunda tozu lekeyi belli ediyor. Diğer tüm el altında kullanılan eşyalar cabuk batıyor soluyor yıpranıyor ama beyazın  öyle sorunları yok. Kıyafetde ise tam tersi beyaz insan vücudunu sevmiyor diye düşünüyorum. Beyaz doğayı da sevmiyor asosyal bi renk.

  Ne zamandır Tarot bakıyorsun?
Mistik konularla ilgili değilim içindeyim. Tarot sadece bir araç, bahane uğraş gibi birsey benim için. Yanii Herşey benim keyfime kalmış. Her daim diyebilirim.

  Nasıl zayıflıyorsun?
Aslında bu soru nasıl zayıf kalıyorsun da, ben nasıl zayıflıyorum diye cevaplıyorum. Çünkü  yiyip yiyip kilo almayanlardanım . Ne o, davulun sesi.
Allah beni dünyevi zevklerden uzak durayım kuzu gibi olayım diye yaratmış.Çünkü insanların keyif aldığı her şeyle ben sınanıyorum. Vücudum bir çok gıdayı tolere edemiyor, bu yüzden  kendimi çok iyi hissettiğim dönemlerde oturup pizzalar hamburger pastalar börekler yiyeceğime haklarımı alkolle harcıyorum. Bazen yanında onlarda oluyor ama, son 4 yıldır tek kötü alışkanlığım alkol yani. Hatta glüten ve şekerin yarattığı etki alkolden daha ağır geçiyor. Nefret edilesi iğrenç bir his benim için doğal beslenememek. Duygusal boşlukta olduğum zamanlarda ise aşırı yeme eğilimim oluyor bir anda kilo alıyorum. Normalde yemek yemeyide sevmem. Basit zevklerim var. Kahve içmek, yanında kayısı badem yemek gibi .

  Sporla aran nasıl?
Ağırlık olarak spor yapmak bana göre değil çünkü 10 gün gibi kısa bir sürede irileşiyorum. Minyon olduğumdan irileşmek bence çok çirkin. Plates belki. Arada.

  Nasıl Erkeklerden hoşlanırsın?
Fiziksel olarak kumral çok esmer olmamak kaydıyla bugday tenli, saçlı sakallı uzun boylu güçlü yapılı erkekler hoşuma gidiyor ((:  kendinden emin, ne istediğini bilen, kendi ayaklarının üzerinde durabilen yanii  karakteri de tam oturmuşsa tadından yenmez. 😃

  Neden boşandın?
Aldatıldım, aldatıldım, aldatıldım... Öyle böyle değil 😅 Gerçek bi evlilik olmadığı için fark etmedi aslında, daha iyi bile oldu diye düşünüyorum. Tek sorun boş bi hayale kurban gitmiş oldum, adı da dul oldu.

Ne zamandan beri blog yazıyorsun?
İlk bloğum 2006 yılında "Billfan" blogcuydu. Tokio Hotel hakkında magazinsel bi sayfaydı. Tükiye de en çok tıklanan blog sayfası olunca paralı bi sisteme geçmek zorunda kalmıştım. 2 sene sonra sanıyorum tanınınca kişisel blog tutmaya başladım. Baktım baya baya tanınıp gidiyorum 2010 yılında bütün hesap ve bağlantılarımı kaldırdım. 😅 o yıllarda "tilsimm" "tilsimmbill" olarak farklı site tasarımları dahil (Harry Potter, Japon rock grupları gibi) bir çok konuda yazılar hazırlıyordum. 5 yıl sonra 2015 de bilgisayarda biriktirdiğim yazıları yayınlamak için burayı 'AnılarımBomboş bloğunu kurdum.

  Dua Çağrı?
Dua Çağrı hakkında çok soru geliyor genel bi toplam cevaplamak istedim. Dua Çağrı benim bu hayatta ilk dileğim istediğim hayalimdi. Yaşıtlarım gelinlik hayali kurarken ben çocuk sahibi olmak için keşke bi erkeğe ihtiyaç duymasak derdim. Ağzımdan çıkan hayat bulduğu için ben ona Dua Çağrı dedim. 
 İlk kez başıma böyle birşey geldiği için de kıyamadım aldırmaya. Babasız çocuk doğurma fikri düşünüldüğü gibi kötü değil. Sadece normalinden daha zor.
 Babasını hiç görmedi çünkü adam baba olmayı hiç istemedi . Ben göstermiyormuşum gibi duyumlar alsam da hayır, baştan sona ilgili olmasını çok isterdim.
 Anneanne ve dedesi bakıyor, torun sahibi olmayı çok istiyorlardı ama evlat sahibi oldular (:

  Mesleğini niye yapmıyorsun?
Bunun birden fazla sebebi var. Birincisi bana iyi şeyler hissettirmiyor. Kuaför olduğum yıllardan kötü anılarım çok fazla, şuan çok bir önemi kalmadı. Ailemde getirisinin çok daha fazla olduğundan dolayı kendi işimi yapmamı istiyor. İkincisi çalışma saatleri çok uzun. Sabah 8'den gece 3'e kadar esneyebiliyor. Bu döngü gün be gün değişiyor yanii. En önemlisi kendi işimin patronu olamasam da ben bar ortamını daha çok sevdim. Herşey dakik planlı programlı ilerliyor.

  Duygusal birine benziyorsun?
Malesef.
Yer yer bazı bazı ben bile kendimi anlamakta güçlük çektiğim anlar oluyor. Merhametli bi yapım var.

Sanırım bu kadar yeter, iyi bile üşenmedim yazdım bence 😎

26.02.2021

Çünkü Hayat Bir Başyapıt

 Neden birisi için ikinci bir seçenek olayım? Hayatım kimsenin ağzından çıkacak son söze bir karara bağlı değil. İlk olmadığım, sonda olmayacağım bir yerde durup kimseye yara bantı olamam. Diğer tüm olasılıklar mi? Umrumda bile değil. Bu bir yenilgi de değil. Benim olan benimle kalır. Çünkü hayat kimsenin uğrunda harcanacak kadar ucuz değil. Ancak eşsiz birine hediye edilebilecek kadar pahalı olabilir. Oda sensin.. İnancını koru çünkü bu hayat sadece senin başyapıtın... 


Tılsım... 

18.02.2021

Yaşadığın Duyguyu Seveceksin

   Bir gün bırakıp gidicem her şeyi, mücadele ettiğim ne varsa vazgeçecek gibi.... Yaşamak dahi yoruyor. Sürekli bir bekleyiş, bir arayış herşey düzelecek umudu. Kimi neyi beklediğimiz ne belli. O an gelen o isteksizlik. Uyuşturucu almış hissi. Kurduğum hayallerden bile vazgeçtiğim o an, zaten yaşamıyordun hissi. Beni huzurlu kılan her şey zorla elimden alınmış gibi. Yürümek istiyorum taaa dünyanın öbür ucuna kadar. Mutlu olurum belki.
 İnsan hayal kuramazsa ölürmüş. 
 Çok doğru; hayallerimden bile soğuduğum o an ölüm gibi. Tesirsiz. Öncesinde kurduğum tüm cümleler kifayetsiz. Ses yok. Işık yok.
Hatalar yalanlar ihanetler içinde bize uygun olan gerçekliği inatla arıyoruz. Bazen diyorum kime neye göre.
 Doğru olmak için çırpınmaktansa, yanlışın keyfini çıkart. 
Oda uymuyor, bu kez de battığım yerden çıkabilmek için daha çok yoruluyorum.
Kime neye nasıl kanmalı. Hep mi uzak kalmalı.
Bu döngünün içinde kaybolmak istemiyorum.

  Not 》♡ Kişi değil ki mesele, sen yaşadığın duyguyu sevmeyi bileceksin. Karşılığı olsun yada olmasın. Önce kendini bileceksin... 

17.02.2021

Senin İçin Neysem Oyum

    Yazmazsam kocaman bir hiçim çünkü konuşmayı bilmiyorum.

Kendini anlat dediklerinde ezberimde olan ilk cümle budur. Senin için neysem oyum ya hani, yazdıklarımdan fazladır konuşmadıklarım. İki cümleyi bir araya getiremem. Ama yüzümden anlarlar ne söyleyeceğimi. Ben sussam yüzüm susmaz çünkü. 

   Konuş deseler anlatırım anlatmasına da bir cümleyi tamamlarken öbürünü unuturum. Sakin sakin anlatırken bakamam  kimsenin yüzüne, bakarsam ne söyleyeceğini bilir kendimi unuturum.

   Sessiz kalır, bi o kadar gülerim. Ezilmem ama sabrederim. Sabreder geçerim yine de hep gülerim. Gülmüyorsam sıkıntı ama. Bir insana artık gülmüyorsam sabrım bitmiş demektir. Yükselir, o kadar güçlü çıkar sesim. Arkasında kim var arar dururlar. Ben bağırırsam herkes susar. İçimde canavar beslerim. Görmeden inanmaz kimse, olsun geç gelen öz güveni mi seveyim. Yine de tek sorunum kendimle. Onuda kağıt kalemle biraz alkolle müzikle bir şekilde hallediyoruz işte.

   Tüm bunları nasıl mı yapıyorum? sıkışmışlıklarımla.....

   içime birşey atamam ben, atınca kilo alıyorum.

4.02.2021

18 Yaşında Müzik Listesi

18 yaşındaki Tılsım'ın müzik listesini buldum bugün. Hala keyif aldığımı görünce hiçte yanlış seçimler yapmamış olduğum için mutluyum.

7 rakamının uğuruna inandığım için çok şeyde olduğu gibi müzik listemi Top 7 olarak ayarlamışım. O zamanlar büyük bir Tokio Hotel ve Marilyn Manson hayranı olduğum halde  onları bu listede görememek beni epeyce bi şaşırttı. 🧐

3.02.2021

Denge


 Duyguların peşinden gitmeyi bırak. Beklemeyi bırak, geçmişi terk et devam et. Sadece elindekilere odaklan ve mevcut durumun tadını çıkart. Mevcudiyetin her neyse göreceksin, herşey kırılacak sonunda tüm o fırsatlar sana kendisi gelmeye başlayacak.



2.01.2021

2020 Nasıl Bitti? İnanamadık bittiğine

  2020 yılında ben ne planladım ne oldu? Koskoca bir yıl nasıl geçti hemen anlatacağım. Tamam sakinim. Tüm dünyayı ilgilendiren pandemi sürecini hala hiç virüs almadan geçirebilenler kendilerini şanslı sayabilir sonuçta. 

 Itiraf etmeliyim ki, ilk başta bu hastalık Türkiye'ye hiç uğramayacak sandım. Sonra herşey normal seyrinde gidiyor zannederken uçuşların durması yurt dışında giriş çıkış yasaklarının geldiği duyurulması 3 gün içersin de koskoca otelin apar topar kapatılmasıyla neye uğraştığınızı şaşırdık. Kolay değil dış mekanları açalı  daha bir hafta bile olmamışken, tüm barları bir anda kaldırıp bütün bardakları paketledikten sonra bir daha hiç dönmeyecekmişcesine depolara istiflemiş olduk.

 Birde bir aylığına gidiyorsunuz denince kıyafetlerimizi bile almadan çıktık. Neyse ki 1 ay sadece. Kabus gibi gelen bir ay oldu 5 buçuk ay. 😒 bardakları paketlememizden anlamalıydık. Ne diye tüm çamaşırlarını orada bırakırsın ki? 3 kat kıyafetle ev hapsi yaşadım resmen. Döndükten  sonra görüntü gitti bende tabii. ipini koparmış köpekler gibi ...  Ra ra rarara raaaaa. Lojmanda partileşme! Vuhuuu!

-Hişt sessizlik, lojmanda kızlı erkekli oturmak yasak!

-Hımmm. Bide covit vardı dimi. Ayrı ayrı oturun bakimm. Bi ara en sevdiğim şarapla show yapıyordum. Gelsin rakılar gitsin biralar. Paso İçtik yaniii. Bunu niye yapıyorum bazen hiç bilmiyorum.


İçtimmmm
Gece Gündüz 

Soluğu dövmecilerde aldım sonra.
Buda bi delilik halii yanii

FUNDA.
FUNDA.

Çalışdım da tabiii.

Daha fazlaaaaaaaa..
  dövmec..

Çalışır 🙄


Neee????¿


Bir süre hızımızı alamadım hatta. Tam 3 ayın sonunda, Olsun ben artık modumu bozamam evde devam ederim yanii, kendi kendime eğlenirim nolcak ki dedim. 


Bir hafta bile eğlenmeyi başaramadım. 
Veee Süpriz alkolü ikinci kez bırakmış oldum.
 Aslında o beni bırakıyor her defasında ya neysee.


Funda.😒

Funda💓

Sonra işte şey oldu. 2021🔮


Yatıyoruz napalımm.¿
madamefrankenstein 
İNSTAGRAM hesabım ekleyin.
Buda eğlenceli (saçma) bir post olsun istedim. Diliyorum bu yıl yattıklarımızın acısını çıkartabiliriz.
 Zira ben parasız kalmaya zaten tahammül edemiyorum. Ekonomik özgürlük mutluluğun anahtarı gibi. 
Kim ne derse desin bağımsız özgür kadınlar candır. Öpüyorum!


18.11.2020

Koşulsuz Sevgi mi?

💫  Birisiyle dilediğince gülüp eğlenebilmek, her hangi bir durumda ilk aklına gelen, bazen ağlayıp zırlayıp, bazende çok sıkıldım diyerek saatlerce geyik yapabilmek için o insanın hem cinsiniz yada sevgiliniz olması gerekmiyor. Bunu biliyordum ama o kadar da koşulsuz sevecek bir insanın ancak evlilik birliği içersin de olabileceğini sandım yıllarca... Oysa insanlara nasıl yaklaşıyorsanız zamanla çoğunlukta size öyle yaklaşmaya başlıyor. Temponuza ayak uyduramayanlar yarı yolda bırakıp giderken uyum sağlayanlar koşulsuz sevmeye devam ediyor. 

  Kendinizin bile en tahammül edemediğiniz halinize onlar "başlıyoruz yine" diye gülerek karşılıyor. Temelli değil belki ama o anlık bütün dertlerinizi unutturuyor. Kapı açılıyor, bayanlar tuvaletinin önünde bekleyen canınız içeride kimsenin olmağını görünce başlıyor sizinle dans etmeye...

İyi ki diyebildiğim biri. İyi kii.

^^^^^^^^^

Geleneksel yapıdan uzakta sevgilisi olamayanların konforu.



25.10.2020

Musmutlu olalım!!

Vedalar ne çok... 

Sevdiğimiz şeylerden vazgeçmek zorunda kalmak dünyanın en saçma ilkesi. Savaşmak yerine kaçmak. 

Birincisi  

uğruna savaşıp kazanamamak ... 

ikincisi 

savaşmaya değer görecek kadar sevememek.

 Ne çelişki. Büyük şanssızlık. O değeri bulamak. Kahramanın sonu, uykusuzluğu, huzursuzluğu... Neşeyle başlayan cümleler kurulamayacak gibi bıkkınlık. Yazma hevesim kaçtı bak yine, boş koy bee.

Buz tutmuş gibi yüreğim. O an canım ne isterse...Istemsizce... fırtınalar 


Tılsım...

2.09.2020

Şapkadan tavşan çıkmasını bekliyorum

   Aynı  hatayı onlarca kez yapmam ama aynı hata beni onlarca kez buluyor. Buna ne demeli şapkadan tavsan çıkmasını bekliyorsam demek ki.  Senaryo hiç değişmiyor, ve benzer  senaryonun farklı  sonuçlanacağını sanmak, işte tam burada başlıyor benim ahmaklıģım. Hikayeyi daha önce okunudunuz, bense  defalarca yaşadım. Daha ne  kadar incinecegim bilmiyorum. Yürüsem  mi ? Yürümesem mi?
  Kızım, şortumun ipini çekip durma, tamam geliyorum.  Ben aç değilim, hiç aç olmamalıyım hatta. Midemin sevmediği şeylerle doymaktan nefret ediyorum. Bu kez beyaz şarap içelim yanında da çekirdek kırarız.  Farklılık  iyidir güzel olur dediler. Bakalım bakalım ....


İnsan ruhunun ağladığını hisseder mi? Ağlıyormuş meğer...

30.07.2020

Bunu Ben Bilemem



Bir yerde okumuştum, insan onlarca değil saatlerce tek bir fotoğrafına baktığın birine aşık olurmuş...
Ve bazen sadece o duyguyu severmiş.





22.07.2020

Heyecanlı Olmadı' 2020

  Korona bitti mi ? Bitmedi mi? Bitti dedikleri anda herkes bir şekilde sokağa dökülecek diye hayal etmiştim ama bitip bitmediği konusunda hala hemfikir olmadığımız için beklediğiniz heyecanı yaşayamadan sağda solda köşe kapmaca oynar olduk.
  Anlaşılan bir anda bıçak gibi kesip atılabilecek birşey değilmiş bu. İşsizlik eşittir parasızlık yüzünden çoğumuz kirasını dahi ödeyemez hale gelmişken evdeki stokları tüketip ekmek alacak parayı nereden bulacağımızı düşünmeye başladık bile. Allahtan sıcaklarda bir anda bastırdı da iştahınız kesildi. Allahın taktiri işte nereden tutunacağımızı düşünürken kendimizi bir noktada bir şekilde asılı kalmış buluyoruz.
 Belli ki bu işler böyle olmayacak. Lâkin hayal bile kuramaz olduk ya hani, şu seneyi bir atlatalım daha iyi olacakmış gibi hep bi heyecan var içimizde.
  Yok o iş öyle değil malesef. Bilmem ne dönemindeyiz diye nutuk atmadan her günü son günmüş gibi yaşamanızı sade sadece sizi mutlu eden şeylerle vaktinizi gecirmenizi diliyorum. Zira boşa gitmesin hevesleriniz.
***
Uyku tutmadı, epey bi sıcak...
Bu gecenin notu da böyle olsun.
Bakın ben 29 oldum !